24 Mayıs 2013 Cuma

Robert Pattinson ve Kristen Stewart Ayrıldı. Şaşırdık mı?


Malumun ilanı diyorum ben bu duruma. Belki de senelerce savundum bunu. Hiç gerçek olmayan bir "aşk"tı. Reklam, pr çalışması, sözleşme ne derseniz deyin. Alacakaranlık serisi biter bu aşk tarih olur demiş idim. Tabi blog o zamanlar var olmadığı için bir kanıtım yok.

Hollywood böyle bir yer. Bir filmdeki çift çok sevildiyse onlardan özel hayatlarında da bir takım isteklerde bulunur yapım şirketleri. Maalesef gençleri olaya daha fazla odaklamak, daha fazla ses getirmek ve daha fazla para için.


Hiçbir zaman doğru düzgün el ele tutuşmamış, birbirlerine aşk dolu bakışlar atmamış çiftimiz Kristen ile Robert hayranların sevdiği şekli ile Robsten ayrılmışlar. Kristen Stewart'ın yönetmeni ile olan ilişki fiyaskosu ortaya çıkmasaydı bu haberi geçen sene duymuş olacaktık. Ama öyle büyük bir fiyaskoydu ki bir süre daha mutluymuş gibi yaptılar. Magazinden nefret eden çift her nedense Hollywood'un en çok gazeteci barındıran yerlerinde takıldılar. En çok ses getiren festivallere katıldılar. En çok ünlünün kaldığı otellere gittiler. Gösteri yaptılar resmen her yerde. Ama sözleşme bitmiş olsa gerek ilişki de bitiverdi.

Fiyaskoyu hatırlayalım:

Olayın ardından Kristen Stewart büyük hata yaptığını, Robert Pattinson'ın bunları haketmediğini falan söylemişti. Olaydan sonra barıştılar. Ama Rupert Sanders'in eşi boşanma davası açtı. Boşandılar ve yuva yıkıldı. Bence olay yılın rezilliği idi. Bundan seneler sonra bile ne zaman Kristen Stewart'ın adını duysam aklıma bu olay gelecek. ( O kadar uzun soluklu bir kariyeri olmayacak gibi ama neyse)

Beni mutlu eden bundan sonra Robert Pattinson' ın sadece kariyeri ile gündeme gelme fırsatını yakalamış olması. Güzel film projeleri var. Devamı da gelir gibi. Ve umarım bir daha adı Kristen ve Alacakaranlı kserisi ile anılmaz.Kristen Stewart ise fiyaskodan başka şeylerle anılamayacak gibi görünüyor.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Bir Hayal Kırıklığı: Bradley Cooper

The Hangover 3'nin gala fotoğraflarını görünce suratım ekşidi adeta. Eski şık ve karizmatik Bradley Cooper gitmiş yerine dünyanın en çirkin takım elbisesini inanılmaz çirkin saçlarıyla tamamlayan Bradley gelmiş.


Erkekler ne zaman klasik renklerden uzaklaşıp bir değişiklik yapma sevdasına tutulsalar ortaya böyle rezil görüntüler çıkıyor. Bir zamanlar Robert Pattinson'ın giydiği bordo takım elbiseyi de unutamam mesela.
Bradley'in takımı ışık bizi yanıltmıyorsa bu senenin favori oje rengi olan turuncu.

Bradley'in stilisti aslında sevdiğim bir isim olan Ilaria Urbaniti. Ama nedense pek havasında değilmiş o gün. 
Saç meselesine gelince, evet biliyoruz, film nedeniyle uzun olmak durumunda saçlar ama bir şekil verseydin yahu. Ön kısmındaki Muazzez Ersoy tarzı fön tarzı sana hiç gitmemiş Bradley'cim.

Daha fazla görsel işkence yaratmadan Bradley Cooper'ın bir an önce özüne dönmesini umuyorum.

Sherlock'u Kimler Özledi?

İngiliz dizilerine sempatim var. Çoğu başarılı oluyor. İzlemesi keyifli, aktörler yetenekli daha ne olsun.

İçlerinde en özel olan ise kesinlikle Sherlock. Şimdiye kadar izlememiş olan varsa mutlaka göz atsın. Yaz tatili yaklaşırken eğlenerek zaman öldürmenin en güzel yolu kesinlikle. 


Dizinin yeni sezon bölümleri şu aralar çekiliyor.

Benedict Cumberbatch ve Martin Freeman çekim arasında dinlenirken gazetecilere yakalanmış.

Benedict Cumberbatch'in Sherlock Holmes yorumuna bayılıyorum. Hatta sinema versiyonundan yani Robert Downey Jr'dan bile daha başarılı buluyorum.

Dizinin yeni bölümleri için 2014'ü beklemek zorundayız maalesef. Neyseki bu zamana kadar sayısız diziyi bekleyen bir nesiliz, bizi çok fazla etkilemez :)

2 Mayıs 2013 Perşembe

Şuursuz Ergen Justin Bieber ve Fanları

Bir ülkeye giriş yapacağınız zaman çok önemli bir kural vardır: Pasaport kontrolü. Kim olduğunuz, ne kadar paranızın olduğu ya da ne kadar fanınızın olduğuna bakılmaksızın yapılır. Başbakana da yapılır, Bill Gates'e de. Ama gel gör ki dünkü çocuk Justin Bieber kontrolden geçmeden ülkeye giriş yapabilecek kadar kendini bir şey sanıyor. Hem geldiği ülkeyi ciddiye almıyor hem de büyük bir ego patlaması yaşıyor. Yaşı daha 19 iken böyle bu durum. Az çok aklı olan bu çocuğun geleceğini görür.


Havaalanından çıkarken saklanmaya çalışmış, arkasından gelen polise aldırmamış ve polis bu şekilde ülkeye giriş yapamayacağını söyleyince araçtan çıkmaya tenezzül bile etmeden pasaportu uzatmış. Polis tarama yapılacağı için kendisinin de gelmesini rica etmiş ama dinleyen olmamış. Ukalalığa bakar mısınız?


Bu gördükleriniz kendisinin hayran kitlesi. Justin Bieber diye bağırıp duruyorlar. "Hayran olmak nasıl olmamalı" bakıp görülebilir kendilerinden. Başkası adına utanmak diye bir deyim vardır ya onların adına utandım ben de. Yıllar sonra büyüdüklerinde bu yaptıklarından onlar da utanacaklar.


Polis pasaportun peşindeyken arka fonda ağlayan bir kız vardı. Daha sonra gösterdiler kızı. Justin Bieber'a çiçek yaptırmış. Tabiki Justin Bieber dönüp bakmamış bile. Sonra da gözyaşlarına boğuldu kızcağız. Ne diye ağlıyorsun? Kimdir bu? Müziğin amacı seni ruhsal açıdan rahatlatmak değil mi. Dinle ve geç. Elin bebesine hayranlık neden?


Basın mensuplarına saldıran korumalar. Şemsiyeyle hem de.

Elin 19 yaşındaki bebesinin peşinden koşturduğu kalabalık.


Ben hem bu Justin Bieber'ın mevcut egosuyla geleceğini iyi görmüyorum hem de onun hayranları olan kişilerin durumunu.

Bu hayranların daha önceden yaptığı uçuk olaylar da mevcut. Kola jiletle Justin Bieber'ın adını kazımak, dövme yaptırmak, intihar girişiminde bulunmak gibi.


Bu kızın ileride dövmeyi sildirmek için harcayacağı çabaya, paraya yazık.


Başka bir kafası çalışmayan fan örneği. 1994 yılında yani Twitter'ın daha mevcut olmadığı bir dönemde ölen Kurt Cobain için onun twitterdaki fanları Justin Biber kadar değildi diyebilecek kadar uçmuş bir arkadaş.


Justin Bieber'ın karton maketiyle fotoğraf çektiren bir kız ve maketi gerçek sanan başka bir kız.

 Görüldüğü üzere fanlara şuursuz dememin gerekçeleri var. Ergenlikte salgılanan büyüme hormonu artık farklı yan etkilere mi sahip anlayamıyorum.


Justin şımarıklığının yanı sıra dünyadan da bir haber bir çocuk. Yahudi Soykırımı kurbanı  Anne Frank'ın müzeye dönüştürülen evini ziyaret ediyor. Ve yaşasaydı kesin Beliber olurdu diyor. Kafan nerede çocuğum senin? Hadi senin kafan diyelim ki başka yerlerde hiç mi basın danışmanın, akıl danışabileceğin tanıdıkların yok ?


Youtube'a girip arama kısmına "somebody to love" yazdığımda Queen değil de Justin Bieber çıkıyorsa yeni jenarasyonda cidden bir sorun var demektir. Aklınızı başınıza alın ergenler. Biraz da kaliteli müzik dinleyin, kulaklarınız bayram etsin. Yok benim illa hayran olmam lazım diyorsanız da daha yakışıklı adamlara hayran olun. 


EDIT: Bu da bonus olsun. İzlemek isteyenler için ibretlik bir video